İDARE HUKUKU

idare hukuku
İPTAL VE TAM YARGI DAVALARI

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. Maddesinde idari dava türleri tanımlanmıştır. 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda iptal davası “İdarî işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlâl edilenler tarafından açılan davalar” olarak, tam yargı davası “İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan davalar” olarak, idari sözleşmeden doğan davalar “Tahkim yolu öngörülen imtiyaz şartlaşma ve sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklar hariç, kamu hizmetlerinden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar.” olarak tanımlanmıştır.

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda tanımlanan iptal davası ile idari işlemin hukuk kurallarına uygun olarak tesis edilip edilmediği incelenmekte olup idari işlemin hukuka aykırı olduğunun tespiti halinde idari işlem ortadan kaldırılmaktadır. Tam yargı davalarında ise ilgililerin hukuki durumlarında ortaya çıkan her türlü zarar veya ihlalin giderilmesi amaçlanmaktadır.

İdarenin kamu gücünü kullanarak tesis ettiği idari işlemin idare mahkemelerince iptaline karar verilmesi halinde iptal geçmişe etkili olarak idari işlemi tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırmaktadır. Belirtildiği şekilde idari işlemin iptaline karar verilip işlemin geçmişe yönelik ortadan kaldırılmasıyla, işlemin uygulandığı dönemde idari işlemin uygulanması nedeniyle zarar görenler tam yargı davası açarak maruz kalınan ihlalin sonuçlarının giderilmesini talep edebilirler.

İdarenin kamu gücünü kullanarak tesis ettiği idari işlemleri veya eylemleri nedeniyle hak sahiplerine karşı olarak kusur sorumluluğu veya kanunca düzenlenen durumlarda kusursuz sorumluluğu söz konusu olabilir. İdarenin kusura dayalı sorumluluğuna “hizmet kusuru” denir. İdarenin hizmet kusuru nedeniyle ortaya çıkan zararla ile idarenin eylem veya işlemi arasında illiyet bağı kurulduğu takdirde idare hizmet kusuru nedeniyle sebebiyet vermiş olduğu zararı kusur sorumluluğu prensibi gereğince tazmin etmekle yükümlü tutulur. İdarenin kusursuz sorumluluğu ise “risk” ve “fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine” bağlı olarak idarenin hukuka uygun eylem ve işlemlerinde dahi bu eylemlere bağlı oluşan zararlarının tazmin edilerek giderilmesidir.

Bu sitede paylaşılan yazı ve çalışmalar  yalnızca bilgilendirme amaçlı olup reklam, teklif, hukuki öneri veya danışmanlık teşkil etmez.

Leave a Comment